CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI YILMAZ TESK’TE
ANKARA-
Cumhurbaşkanı
Yardımcımız Sn. Cevdet Yılmaz ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı
İbrahim Şenel TESK Genel Merkezimizi ziyaret etti.
Yönetim, Denetim Kurulu üyeleri ile birlikte İstanbul, İzmir ve Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlikleri Başkanlarının katılımı ile Orta Vadeli Program kapsamında esnaf ve sanatkarlara yönelik yapılacak çalışmalar karşılıklı olarak ele alındı. Karşılıklı görüşmelerin ardından toplantıda TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz’a 28 maddelik bir dosya sundu.
TESK Genel Başkanı Bendevi
Palandöken tarafından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a sunulan dosyadaki 28
maddeden oluşan talepler şu şekilde:
1- PERAKENDE TİCARET YASASI YENİDEN
DÜZENLENMELİ
AVM’ler, zincir mağazalar ve
büyük mağazalar ülkemizde faaliyet gösteren birçok esnaf ve sanatkâr meslek
dalını olumsuz etkilemekte, yarattıkları haksız rekabet ortamı nedeniyle esnaf
ve sanatkâr işyerlerinin kapanmasına neden olmaktadır. Bu sorunların
giderilmesi amacıyla 2015 yılında çıkarılan 6585 sayılı Perakende Ticaretin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun beklentileri tam olarak karşılamamaktadır. Bu
bağlamda; Konfederasyonumuzca bu Kanunun yeniden ele alınmasının gerektiği
değerlendirilmektedir.
2- ESNAF VE SANATKAR OLMA HADLERİ
YÜKSELTİLMELİ
Esnaf ve Sanatkar olma
hadleri, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu dayanak alınarak hazırlanan Esnaf ve
Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu Kararını uygun
bulan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 21.07.2007 tarih ve 26589 saylı
Resmi gazete de yayımlanmıştır.
Buna göre, söz konusu
karardaki atıf kapsamında esnaf ve sanatkar sayılma hadleri 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı
bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısı, (2) numaralı bendinde yazılı
nakdi limitin tamamıdır. Bu hadler Hazine ve Maliye Bakanlığının çıkardığı
tebliğler ile her yıl güncellenmektedir.
Bu kapsamda, 2024 yılı esnaf
ve sanatkar hadleri aşağıdaki gibidir.
Yıllık Alım Tutarı:
1400.000,00 TL./2 =700.000 x 6 = 4.200.000,00 TL.
Yıllık Satış Tutarı:
2.000.000,00TL./2 = 1.000.000 x 6 = 6.000.000,00 TL.
Bu hadler günümüz
koşullarında çok düşük kalmakta olup, 2007 yılında kabul edilen “Esnaf ve
Sanatkar İle Tacir ve Sanayicinin Ayrılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Karının”
Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine göre göre yeniden düzenlenerek revize edilmesi
gerekmektedir.
3- DEFTER TUTMA HADLERİ YENİDEN
BELİRLENMELİ
Tütün ve tütün mamulleri,
çay ve şeker gibi fiyatı yüksek ancak kâr oranı düşük ürünleri satan basit
usuldeki esnafımızın, basit usulden yararlanabilmeleri için özel bir düzenleme
ile basit usulün özel şartlarında yazılı tutarlar, bu ürünler için 3 katı
oranında uygulanmaktadır. Diğer taraftan, aynı sorun defter tutma hadleri için
de geçerlidir.
Yukarıda sayılan ürünler,
özellikle bakkal, bayi, büfe gibi meslek kollarında faaliyette bulunan
esnafımızın satışlarında önemli bir pay tutmaktadır. Bu meslek kollarındaki
üyelerimiz, kâr oranı emsallerine göre çok düşük olan bu ürünlerin satışından
dolayı bilanço usulüne göre defter tutmak zorunda kalmakta, ancak net
kazançları basit usule tabi olan üyelerimizinkinin dahi altında
kalabilmektedir. Bununla beraber, son yıllarda özellikle tütün ve tütün
mamullerinin vergilerindeki ve fiyatlarındaki artış, yeniden değerleme oranının
çok üstünde olduğu için bu ürünlerin satış fiyatları, defter tutma hadlerinden
çok daha fazla artmıştır. Bu nedenle, defter tutma hadlerinde, tıpkı basit usul
uygulamasında olduğu gibi kâr oranı emsallerine göre düşük olan ürünler için
ayrı bir hesaplama yöntemi getirilmeli ve defter tutma hadleri
yükseltilmelidir.
4- BAĞ-KUR İLE SSK PRİM GÜN SAYISI
EŞİTLENMELİ.
Bilindiği üzere; sosyal
güvenlik reformu ile prim ödeme gün sayısı, 4a’lı sigortalılar için 7.200,
4b’li ve 4c’li sigortalılar için 9.000 gün olarak belirlenmiştir. Bu
sigortalılar içinde 4c’li sigortalılar iş güvencesi en yüksek olan
sigortalılardır ve 9000 günlük prim ödeme gün sayısı onlar açısından normal
görülmektedir. Çalışma güvencesi ve ihtimali en düşük olan da hizmet akdine
tabi olarak çalışan 4a’lılar için öngörülen 7.200 prim günü ise makul
düzeydedir. 4b’liler ise muhtarlar, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar
ile tarımsal faaliyette bulunanlardan oluşmakta olup, bu kapsamında
çalışanların iş güvencesinin devlet memurları ile bir olduğunu düşünmek mümkün
değildir. Ayrıca, 4a’lı sigortalıların
sigorta primleri işverenleri tarafından yatırılmakta iken 4b’lilerin sigorta
primleri kendileri tarafından yatırılmaktadır. Öte yandan, bir işyerinin 25 yıl
kesintisiz faaliyet göstermesi hayatın olağan akışına da uygun değildir.
Türkiye’de esnaf ve sanatkârların faaliyet sürelerinin kısalığı ve iflas etme
oranlarının yüksekliği de göz önünde tutulduğunda 4b’li sigortalılarının prim
ödeme gün sayısının 4a’lı sigortalılarla eşitlenmesi hakkaniyetin gereği
olacaktır.
5- ESNAFIMIZA GERİYE DÖNÜK BORÇLANMA HAKKI
VERİLMELİ
1479 sayılı Kanun geçici 18.
maddesi ile sigortalı olma niteliğini taşımalarına rağmen Kuruma 04/10/2000
tarihinden önce sigorta kayıt ve tescilini yaptırmamış olan esnaf ve sanatkarlarımıza,
04/10/2000 tarihinden itibaren 6 ay içinde kuruma başvurma ve evrak kayıtlarını
belgeleme şartı ile 20/04/1982-04/10/2000 tarihleri arasındaki süreyi borçlanma
hakkı tanınmıştır.
Yine, 5510 sayılı Kanunun
Geçici 8. maddesi ile 04/10/2000 tarihi ile 01/10/2008 tarihleri arasında vergi
mükellefiyeti bulunmak kaydıyla sigortalının 01/10/2008 tarihinden itibaren 6
ay içinde talepte bulunması halinde 04/10/2000 - 01/10/2008 tarihleri
arasındaki hizmet süresini borçlanması hakkı verilmiştir. Geriye dönük
borçlanma hakkından haberdar olmamaları ya da maddi olarak imkanları
bulunmaması sebebiyle yararlanamamış olan esnaf ve sanatkarlarımıza benzer bir
hak tanınması Konfederasyonumuza yapılan yazılı ve sözlü başvurularla ısrarlı
şekilde talep edilmektedir.
Ayrıca, 22/03/1985 tarihinde
yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanunda değişiklik yapılmış;
gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar
Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne
uygun kayıtlı bulunanlardan gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin
başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlarla vergi kaydı
bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek
kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı
sayılmışlardır.
Yukarıda bahsedilen kanun
hükmü gereğince, sigortalılık için aranan koşullar dikkate alındığında, esnaf
ve sanatkarlarımızın zorunlu sigortalı olarak BAĞ-KUR kapsamında
değerlendirilmesinde, kendi adına ve bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmiş
olması dikkate alınarak, vergi mükellefiyetinin oluşturulduğu tarihte
başlatılmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır. Bu nedenle, bu dönemde vergi
kaydı bulunan ancak Bağ-Kur’a bildirimde bulunmamış kişilerin Kurum tarafından
resen sigortalı sayılması gerekmektedir. Vergiden muaf olan kişiler açısından
da, sicile kayıt yapılan tarih esas alınmalıdır. Kurum, bu geriye dönük
borçlanma hakkını sağlayarak 1985-2000 yılları arasında üzerine düşen ancak
yerine getiremediği görevi de yapmış olacaktır.
6- EMEKLİLİKTE YAŞI BEKLEYEN BAĞKURLULARIN
PRİM ÖDEMELERİ İSTEĞE BAĞLI HALE GETİRİLMELİ.
Sosyal güvenlik sistemimizde
prim ödeme gün sayısını doldurup yaşı bekleyen 4a’lı sigortalılar emeklilik
için gerekli prim gün sayısını tamamlamışsa yaş şartını doldurana kadar
çalışmak ve prim ödemeye devam etmek zorunda değildir. Oysa 4b’li sigortalılar
emeklilik prim gün sayısını doldurduğu halde (vergi kayıtlarının açık olması
sebebi ile) faaliyetine devam ediyorsa sigorta primi ödemeye devam etmek
durumundadır. Özellikle reform öncesinde sigortalı olanlar için prim ödemeye
devam etmek emeklilik maaşlarını artırmamakta hatta azalmaktadır. Ayrıca prim
gün sayısını tamamladığı halde prim ödemeye devam etme zorunluluğu Sosyal Güvenlik
Kurumuna gelir sağlamakla birlikte devam etmek istemeyen sigortalılar açısından
bir külfet olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuruma gelir sağlamak sigortalının
görevi olmayıp sigortalı sağlanan hak ve yapılan yardımlara karşılık gelmek
üzere prim ödenmesinden sorumludur. Reform sonrası işe başlayan sigortalılar
için ise bu ödemeler emeklilik aylığına doğrudan yansıdığı için Kurum açısından
gelir de söz konusu olmamaktadır.
Ödenemeyen primlerden dolayı sosyal güvenlik sistemimizin aksayan yönü
olan 4b sigortalılarına ekstra yük yüklememek için, prim gün sayısını dolduran
sigortalılara prim ödemeye devam etmeyi isteğe bağlı hale getirmek
gerekmektedir. Böylece ödeme zorluğu yaşayan sigortalılar bir giderden
kurtulacaktır. Bu uygulama ayrıca sistemde kalmayı teşvik edecek, sistemin
sigortalılar nezdinde meşruiyetini artıracaktır. Uygulamanın bu hale
dönüştürülmesi halinde, prim ödeme gün sayısını doldurmuş kişiler sağlık
yardımları açısından genel sağlık sigortasına tabi olacak olup, durumuna göre
bu sigortanın gereklerini yerine getirip sağlık yardımlarından
yararlanabilecektir.
Sonuç olarak; prim ödeme gün
sayısını doldurup yaşı bekleyen 4/b’li sigortalıların emeklilik yaşını
doldurana kadar prim ödemeleri hem zaten ödeme zorluğu yaşayan ve çoğu
borçlarından dolayı sistemin dışından kalan sigortalılara yük teşkil ettiği,
hem de ödenmeye devam edilen primler emeklilik maaşlarını artırmamakta hatta
azalttığı için bu uygulama uygun görülmemekte olup yaşı doldurana kadar isteğe
bağlı olarak prim ödenmeye devam edilmesi hem sistemde kalmayı teşvik edecek
hem sistemin sigortalılar nezdinde meşruiyetini artıracak hem de ödeme zorluğu
çeken sigortalılara kolaylık sağlayacaktır.
Bunun için, emeklilik için
prim ödeme gün sayısını doldurup yaşı bekleyen 4/b’li sigortalılar bakımından
prim ödemeye devam edilmesinin isteğe bağlı hale getirilmesi ile;
Sigortalıların normal olarak
(kısa ve uzun vadeli) primleri ödemeye devam etmesi halinde, ödenen primlerin
emeklilik aylığının artmasını sağlayacak şekilde değerlendirilmesi,
Prim ödemeye devam etmek
istemeyen sigortalıların prim ödemeye devam etmemesi, sağlık yardımları
açısından genel sağlık sigortasına tabi olması, gerektiği
değerlendirilmektedir.
7- EYT KAPSAMINDA EMEKLİ ÇALIŞTIRANLARA
DESTEK DEVAM ETMELİ
Son torba yasa ile birlikte
emekli çalıştıran işverenlere sağlanan 5 puanlık sosyal güvenlik destek prim
desteğinin sona erdirilmesi hem emeklileri hem de dükkanında emekli usta
çalıştıran esnafımızı zor durumda bırakacaktır. Çünkü sosyal güvenlik prim
desteğinin kalkmasıyla birlikte işverenlerin emekli ustalarla yola devam etme
cazibesi sona erecektir. Zaten esnaf çırak bulmakta zorlanırken bir de ustasını
kaybetmesi esnafı ve mesleklerin geleceğini daha da zorlayacaktır.
6.
POS KOMİSYON ORANLARI DÜŞÜRÜLMELİ.
Günümüz şartlarında son bir
yıl içerisinde büfeci ve kuruyemişçi esnafımızın artan maliyetleri ve nakit
sıkıntısından dolayı kullanımı her geçen gün artan kredi ile satış yapmaktadır.
Birçok vatandaşın tercihi olan kredi kartlarının küçük esnafımızın her gün artan
maliyetler ve piyasa koşulları karşısında mağduriyet yaşamasına sebebiyet
vermiştir. Bankaların pos cihazlarında %4 oranında yüksek komisyon kesintileri
uygulaması, 45 gün sonra ödemenin alınması büfeci ve kuruyemişçi esnafımızın
sattıkları ürünleri yerine koymadan büyük zorluk yaşatmaktadır. Artan
maliyetlerin karşısında komisyon oranlarının düşürülmelidir.
7.ÇIRAKLARA
GERİYE DÖNÜK BORÇLANMA HAKKI VERİLMELİ
Bilindiği üzere;19/06/1986
tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu gereğince çırakların kısa vadeli
sigorta primi ödemeleri Milli Eğitim Bakanlığınca yapılmaktadır. 1986 yılından
itibaren çırak olarak çalışmaya başlamış ve kısa vadeli sigorta primleri MEB
tarafından yatırılmış olan bu sigortalılar, uzun vadeli sigorta primlerini
yatırmadığından bu süre emeklilik hesabında dikkate alınmamaktadır.
Ancak konuya ilişkin olarak,
24/04/1987 tarihli ve 19440 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “506 Sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun” ile bu Kanuna
tabi olarak çalışan veya isteğe bağlı sigortaya yahut topluluk sigortasına prim
ödemekte olan sigortalılardan; kamu kurum ve kuruluşları ile askeri
işyerlerinde kurulmuş olan resmî nitelikteki çıraklık okullarına çıraklık
mukavelesi ile giren ve okullarını başarı ile bitirenlerin çırak okullarında
5.7.1977 tarihinden önce geçen başarılı eğitim ve öğrenim sürelerini, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yazılı talepte
bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın
alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malullük,
yaşlılık ve olum sigortaları primlerinin tamamını 2 yıl içinde ödemeleri şartı
ile borçlandırılmalarına olanak sağlanmıştır.Söz konusu düzenlemede olduğu gibi
yapılacak yasal değişiklik ile sigorta girişi yapılmış ve iş kazası ve meslek
hastalığı sigorta primi yatırılan tüm çırakların, uzun vadeli sigorta
primlerinin yatırılması suretiyle çırak olarak çalışmaya başladıkları tarih
sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi sağlanmalıdır.
8.
MESLEKİ FAALİYET BEGELESİ MUTLAKA İSTENMELİ
5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun, “Resmi ve özel kuruluşlarla
ilişkiler” başlıklı 13’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasında; “Kamu kurum ve
kuruluşları, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri, esnaf ve sanatkâr kredi
ve kefalet kooperatifleri ve bankalar oda üyeleri ile ilgili ruhsat, ihale ve
kredi işlemlerinde üye olduklarına dair ilgili oda belgesini istemek
zorundadırlar.” hükmü bulunmaktadır.
Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin
“Satış belgesi başvurusu” başlıklı 12’nci maddesinin (2) nci fıkrasında “Gerçek
kişilerin perakende ve açık alkollü içki satış belgesi başvurularında başvuru
formuna eklenecek belgeler” belirtilmiş, Kurum tarafından düzenlenen satış
belgesi başvuruları için istenecek belgeler arasında mesleki faaliyet belgesine
(Oda kayıt belgesi) yer verilmemiştir.
5362 sayılı Kanunun amir
hükmü olarak, gerek iş ve işlemlerde uygulamada birliğin sağlanması gerekse
ülkemize özgü en önemli sorunlardan biri olan kaçakçılık ve özellikle kayıt
dışı çalışmanın önlenmesi bakımından, yetkili Tarım ve Orman Bakanlığı İl ve
İlçe Müdürlüklerince, satış belgesi alma/yenileme başvurusunda bulunan
esnaflardan mesleki faaliyet belgesi istenilmesi hem yasal düzenlemeler
bakımından zorunlu hem de açıklanan amaçlara ulaşmak açısından gereklidir.
Konunun açıklanan durum
çerçevesinde yeniden gözden geçirilmesi, Yönetmeliğin 12’nci maddesinin (2)
inci fıkrasında sayılan belgelere, ilgili esnaf ve sanatkârlar odasınca
düzenlenecek “Mesleki faaliyet belgesinin” eklenmelidir.
9- 5362 SAYILI ESNAF VE SANATKARLAR MESLEK
KURULUŞLARI KANUNU YENİDEN DÜZENLENMELİ
5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun uygulanmasında pek çok sorunla
karşılaşılmaktadır. Çalışkanlıkları ve dürüstlükleriyle her zaman toplumumuzun
temel taşları olarak kabul edilen, esnaf ve sanatkarlarımızın Anayasa ile
sağlanan teminatlarını pekiştirmek ve günümüz dünyasının değişen şartları ve
baş döndürücü gelişmeleri paralelinde örgütlenmelerini, gelişmelerini ve temsil
edilmelerini temin etmek maksadıyla ve Kanunun eksik, aksayan yönlerinin
yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. 5362 sayılı Kanun kapsamında teşkilat
yapısını güçlendirecek ve uygulamadan kaynaklanan sorunları çözecek gerekli
yasal değişiklikler yapılmalıdır.
10- ESNAF VE SANATKAR TANIMI YENİLENMELİ
5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununda esnaf ve sanatkar tanımı
yapılmaktadır. Ancak bu tanım günümüz ekonomik gelişmeleri ile uyumlu değildir,
esnafı dar bir alana hapsetmektedir. Günümüzün serbest ticaret ortamında
esnafın gelişmesine engel olmaktadır, dolayısıyla ihtiyacı karşılamamaktadır.
11-TÜM ESNAF VE SANATKARLAR AİLELERİ İLE
BİRLİKTE SAĞLIK HİZMETLERİNDEN YARARLANMALI
5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b)
bendi kapsamındaki sigortalılar, 60 günden fazla prim borcu olmaları halinde
sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır. Esnaf ve sanatkarlar ile bakmakla
yükümlü oldukları aileleri 60 günlük sürenin kısalığı sebebiyle sağlık
hizmetlerinden yararlanmakta ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar. Üstelik,
esnaf ve sanatkarlardan prim borcu olması sebebiyle yararlanamadığı sağlık
sigortası primleri sonraki süreçlerde faizi ile birlikte tahsil edilmekte,
esnaf hem sağlık hizmetinden faydalanamamakta hem de faydalanamadığı sağlık
hizmetinin ücretini faiziyle ödemek zorunda kalmaktadır. Yaşam hakkı Anayasa ile güvence altına
alınmış bir hak olup, prim borcunun ödenmemesi sebebiyle 4b’li sigortalıların
sağlık hizmetinden yararlandırılmaması sosyal devlet ilkesi ile de
bağdaşmamaktadır.
Sorunun süre uzatımı ile çözülmesi yerine kalıcı çözüm
getirilmesi ve ülkemizin sosyal bir hukuk devleti olması sebebiyle öncelikli
talebimiz, sağlık hizmetinden prim borcu olup olmamasına bakılmaksızın tüm
esnaf ve sanatkarlarımız ile ailelerinin yararlanabilmesidir. Ancak bunun
mümkün olmaması halinde, 60 günlük bu sürenin en azından 180 güne çıkarılması
büyük önem arz etmektedir.
Nitekim, Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi
kapsamındaki sigortalılar, son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık
sigortası primi ödenmesi ve 4. maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamındaki
sigortalılar ise çalışmaya başladıkları gün sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmektedirler. Yapılacak değişiklik ile borçlu olunabilecek süre
uzatılarak daha fazla sigortalının kapsamda kalması ve sağlık yardımlarından
yararlanması sağlanabilecektir.
12-
ESNAF VE SANATKARLAR GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK ÖDENEĞİ ALABİLMELİ
4/a kapsamındaki sigortalılara (SSK’lılara);
hastalıkları sebebiyle iş göremezliğe uğramaları halinde iş göremezliğin
başladığı tarihten önceki bir yıl içinde, en az doksan gün kısa vadeli sigorta
primi bildirilmiş olması şartıyla, geçici iş göremezliğin üçüncü gününden
başlamak üzere her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verilmektedir. Ancak
4/b kapsamındaki esnaf ve sanatkarlar sadece iş kazası, meslek hastalığı veya
analık halinde ve her türlü prim borçlarının ödenmiş olması şartıyla, yalnızca
yatarak tedavi süresince veya yatarak tedavi sonrası bu tedavinin gereği olarak
istirahat raporu aldıkları sürede Geçici İş Göremezlik ödeneği
alabilmektedirler.
13- KİRA STOPAJI KALDIRILMALI
Stopaj uygulaması, bir
tahsilat yöntemi olmaktan çıkmış, vergi yükünün bir başkasına devredilmesi
yoluyla vergi güvenlik müessesesi şekline dönüşmüştür.
Örneğin, işyeri kiralarında
kira gelirinden doğan vergiyi, kira gelirini elde eden mükellef değil, kiracı
konumundaki ticaret erbabı ödemektedir. İşyeri statüsündeki gayrimenkullere
olan talep, bunların arzından fazla olduğu sürece işyeri sahipleri daha güçlü
konumda olmaya devam edecektir. Bu nedenle, yapılan kira sözleşmeleri net kira
üzerinden belirlenmeye ve vergi yükü de mülk sahibinin değil, kiracı
durumundaki ticaret erbabının üzerinde kalmaya devam edecektir.
İşyerleri kiralık olan esnaf
ve sanatkârlar, ticari faaliyetlerinden dolayı zarar da etseler, bir başkasına
ait olan vergiyi ödemekle yükümlüdürler. Diğer taraftan, 150.000 TL’yi aşan
kira gelirlerinde işyeri sahipleri beyanname vermekte, ancak vergi ödemeyerek
üstüne vergi iadesi almaktadır.
Dolayısıyla, günümüz
ekonomik koşullarında ve teknolojik imkanlarında işyeri kiralarında stopaj
uygulamasının gerekçesi kalmamıştır. Bu nedenle, bu haksız vergi uygulamasının
kaldırılması halinde, vergi yükünün gerçekte geliri elde edenlerin üzerinde
kalmasını sağlanacak ve hiç kimse bir başkasının elde ettiği gelirin vergisini
ödemek zorunda kalmayacaktır.
14- TİCARİ ARAÇLARA ÖTV VE KDV İNDİRİM
YAPILMALI
Gerek araç fiyatlarındaki
kur farkından kaynaklanan artış, gerekse pandemi döneminin getirdiği ekonomik
olumsuzluklar nedeniyle yük ve yolcu taşıyan esnafımızın araçlarını yenileme
imkanı kalmamış, okul servis aracı, taksi, minibüs gibi bazı araçların da
mevzuat gereği yenileme zorunluluğundan dolayı bir çok esnafımız, ticari
faaliyetini yapamaz duruma gelmiştir. Daha önce 2016 yılında bir defaya mahsus
olarak ticari aracını yenilemek isteyen esnafımız için getirilen ÖTV
muafiyetinden o dönemde birçok esnafımız yararlanamamıştı. Yük ve yolcu
taşımacılığı faaliyetinde bulunan esnafımızın işyeri sayılan ticari araçların
zorunlu olarak değişiminin yapılması gerektiğinden belirli koşulları taşıyan
esnafımızın 5 yıl içinde değiştirdiği araçlarından ÖTV ve KDV alınmaması, bu
sektördeki esnafımızın sorunlarını büyük ölçüde çözecektir.
15- AKARYAKIT VERGİLERİNDE İNİDİRİME GİDİLMELİ
Akaryakıt ürünlerinin
fiyatlarının uluslararası piyasalarda belirlenmesi, üretimdeki kısıntılar
nedeniyle fiyat artışları ve döviz kurlarındaki yükselişe bağlı olarak bu
ürünlerin fiyatları son yıllarda çok yükselmiştir. Benzin ve motorin
fiyatlarının yüksek oluşu, ulaşım sektöründe gerek hizmet alanlar, gerekse
ticari faaliyette bulunanlar açısından olumsuz etkilere neden olmaktadır. Meyve
sebzeden mobilyaya kadar birçok üründe nakliye ücretlerine bağlı olarak
olağanüstü oranlarda fiyat artışı gözlenmektedir. Bu artış, yüksek enflasyonun
da en büyük nedenidir. Buna mukabil, hava ve deniz taşımacılığı faaliyetinde
bulunan büyük şirketler, vergi yönüyle teşvik edilmekte ve bunlara ÖTV’siz
akaryakıt temin etme imkânı sağlanmaktadır. Benzin ve motorindeki ÖTV teşviği,
kara yoluyla şehirlerarası yük ve yolcu taşıyan işletmeleri dahi hava yolu
şirketleriyle rekabet edemez bir noktaya getirmiştir.
16- İŞE BAŞLAMA VE BIRAKMADA BÜROKRASİ
AZALTILMALI
Esnaf ve sanatkârların işe
başlama sırasında önce vergi dairesine, daha sonra esnaf ve sanatkârlar
siciline ve odaya kayıt yaptırmaları şeklindeki uygulama, gezici olarak
faaliyette bulunanlar başta olmak üzere birçok esnaf ve sanatkarın kayıt dışı
faaliyet göstermesine zemin hazırlamıştır. Vergi dairelerine kayıt yaptıran
bazı esnaf ve sanatkârlar, ilgili sicil ve odaya kayıt yaptırmadan doğrudan
ticari faaliyetlerine başlamaktadırlar. Bunda, kayıt aşamasında oda faaliyet
belgesi aramayan vergi dairelerinin etkisi olduğu gibi 5362 sayılı Esnaf ve
Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununda oda kaydı için vergi mükellefi olma
şartının aranmasının da etkisi büyüktür.
Bu sorunun çözümü için işe
başlama ve işi bırakmada tek durak uygulamasına geçilmeli ve esnaf ve
sanatkârların işe başlama ve işi bırakma sırasında yerine getirmekle yükümlü
oldukları mali ödevler, ilgili sicil müdürlüklerince gerçekleştirilmelidir. Tek
durak ofis uygulamasıyla, vergi dairesine, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve
belediyeye esnafın yapması gereken tüm başvuruları, esnafın adına ilgili sicil
müdürlüğü yapacaktır.Tek durak ofis uygulaması, işe başlama sırasında olduğu
gibi işi bırakma işlemlerinin de tek bir merkezden yapılmasını sağlayacaktır.
17- TİCARİ ARAÇLARA ÖZEL BİR MUAYENE SİSTEMİ
GELİŞTİRİLMELİ
Bu yıl otomobil, minibüs ve
kamyonet gibi araçların muayene ücretleri 1.149 liradan 1.821 liraya, traktör,
motosiklet ve motorlu bisikletlerin ise 586.50 TL’den 927.60 TL’ye
yükselmiştir. Otobüs, kamyon, çekici ve tankerler için ise araç muayene ücreti
2.462,40 TL olmuştur. Bu meblağlar günümüz ekonomik koşullarında vatandaşın ve
esnafın belini bükmektedir. Özel araçlar en az 2 yılda bir, ticari araçlar için
ise her yıl yapılan araç muayene ücretleri sürücülere büyük bir külfet
getirmektedir. Bakım ve onarım olmadan yalnızca 10-15 dakika süren bir arıza
tespitinden bu kadar yüksek ücret almak adil değildir. Zaten araçların yıllık
bakımları, sabit giderleri, her ay düzenli olarak sigortaya gelen zamlar,
benzin, mazot, LPG gibi yakıtlardaki fiyat artışı ve lastik ücretleri gibi
yüksek maliyetler esnafımızı zorlamaktadır.
Bunun için ticari araçlara
özel bir muayene sistemi oluşturulmalı. Ayrıca ticari araç sahiplerine belirli
avantajlar ve indirimler sağlanarak, onların maliyet yükü hafifletilmelidir.
18- ARAÇ MUAYENELERİNDE KREDİ KARTI İLE
YAPILAN ÖDEMELERDEN KOMİSYON ALINMAMALI
Her yıl yükselen araç
muayene ücretleri vatandaşın cebini zorlayınca talepler doğrultusunda artık
kredi kartı ile ödenebilmektedir. Ancak kredi kartı ile yapılan ödemelerde
“Kredi kartı tahsilat farkı’’ adı altında yaklaşık 100 TL’lik bir ek ücret
alınmaktadır. Zaten araç muayenesine yüksek meblağlar ödeyen vatandaşlardan bir
de kredi kartı ile yapılan ödemelerde ek ücret istenmektedir. Kredi kartı
tahsilatı farkının vatandaştan tahsil edilmesi adil bir hizmet anlayışıyla
bağdaşmamakta vatandaşa zorluk çıkarılmaktadır.
19- SİGARA SATIŞ KAR ORANLARI DÜZELTİLMELİ
Sigaranın perakende satış
kar oranında yaşanan düşüşlerin önüne geçmek amacıyla, mevzuat değişikliği
yapılarak, bu alanda faaliyet gösteren esnafımızın kar oranı hesabında asgari
oran uygulamasına gidilmelidir.
20- HURDA ARAÇ TEŞVİK PROGRAMI YENİDEN HAYATA
GEÇİRİLMELİ
Hurda ve yaşlı araçlar
çevresel sorunlara yol açmakta, kara duman salınımı ve egzoz emisyon değerleri
çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Araçların yaşlarına yönelik
bir teşvik programı yeniden uygulanmalıdır. Özellikle 15 yaş ve üzeri araçlar
hurdaya ayrılması ve ekonomiye kazandırılması ile hem çevre kirliliği azalacak
hem de sıfır araç satışları artacaktır.
21-
ULAŞIM SEKTÖRÜNDE ÜCRET TARİFELERİ ESNAF VE SANATKARLAR ODALARINCA BELİRLENMELİ
5362 sayılı Kanunun “Fiyat
tarifelerinin tespit şekli” başlıklı 62’nci maddesinin 1’inci fıkrasında esnaf
ve sanatkarlarca üretilen mal ve hizmetlerin fiyat tarifelerinin bağlı
bulundukları odalarca hazırlanacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre; şoförler ve
otomobilciler odalarına kayıtlı esnaf ve sanatkarların ücret tarifelerinin de,
kayıtlı bulundukları odalarca hazırlanması gerektiği halde uygulamada
13/07/2005 tarihli ve 25874 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5393 sayılı
Belediye Kanununun 15’inci maddesinin (p) bendinde; “Kara, deniz, su ve
demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile
taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergahlarını
belirlemek.” belediyenin görev ve yetkileri arasında düzenlendiğinden, birçok
yerde belediyeler tarafından sonraki tarihli kanun olan Belediye Kanununun
uygulanması gerektiği belirtilerek, esnaf ve sanatkarlar odalarının ücret
tarifesi verme yetkisi ellerinden alınmaya çalışılmaktadır.
22-
ESNAFIMIZ KREDİ GARANTİ FONU TEMİNATLARINDAN DAHA ETKİN YARARLANMALI
Esnaf ve sanatkarların en
önemli problemlerinden biri krediye ulaşamamaktır. Kredi temini önündeki en
önemli engellerden biri ise teminat sorunudur. Bankaların kredi verirken
istediği teminat, esnaf ve sanatkar işletmeleri açısından çoğu kez yerine
getirilemeyecek kadar ağır olmaktadır.
Kuruluş amacı küçük ve orta
ölçekli işletmelerin finans temininde karşılaştıkları teminat sorununu çözerek
bu işletmelerin ekonomiye sağladıkları katkının arttırılması olan Kredi Garanti
Fonundan esnaf ve sanatkarlar çok düşük seviyede yararlanabilmektedir. KGF
tarafından kefalet verilen firmalar içerisinde esnaf ve sanatkarlara kota
ayrılmalıdır.
23-TÜM
ESNAFIMIZ KOSGEB DESTEKLERİNDEN YARARLANABİLMELİ
18/09/2009 tarih ve 27353
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “KOSGEB Tarafından Verilecek Hizmetler ve
Desteklerden Yararlanacak Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere İlişkin
Sektörel ve Bölgesel Önceliklerin Belirlenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı”
ile hangi sektörlerdeki işletmelerin KOSGEB desteklerinden yararlanabileceği
belirlenmiştir. Listede yer almayan kahvehane, çay ocağı ve emlakçı esnafı
KOSGEB desteklerinden yararlanamamaktadır.
Bakanlar Kurulu Kararında
değişiklik yapılarak, tüm esnaf ve sanatkarların KOSGEB desteklerinden
yararlanabilmesi sağlanmalıdır.
24-
TSE GENEL KURUL VE YÖNETİM KURULUNDA
TESK’E YER VERİLMELİDİR
Esnaf ve sanatkarlarımız
için son derece önem arz eden bu konuya açıklık getirilmesi bakımından Türk
Standartları Enstitüsü Genel Kurulunda ve Yönetim Kurulunda Konfederasyonumuza
da temsil imkanı sağlanmalıdır.
29-
T. HALK BANKASI YÖNETİM KURULUNDA ESNAF VE SANATKAR KESİMİ TEMSİL EDİLMELİDİR
Ülkemizde esnaf- sanatkar ve
KOBİ'lere en büyük kredi desteğini sağlayan ve bu görev kendisine kuruluş
yasası ile verilen en önemli kuruluş Türkiye Halk Bankasıdır. Türkiye Halk
Bankası 1938 yılından itibaren esnaf-sanatkar ve küçük ve orta ölçekli
işletmelerin kredi ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bir ihtisas bankası
anlayışıyla hizmet vermektedir. Bu yönüyle T. Halk Bankası esnaf ve
sanatkarların en önemli finans kurumu olma özelliğini taşımaktadır.
Esnaf ve sanatkarın bankası
olarak kurulan T. Halk Bankası Yönetim Kurulunda esnaf ve sanatkar kesimi
temsil edilmemektedir. Bu temsil eksikliği, esnaf ve sanatkar kesimine
kullandırılacak kaynakların verimliliğinin sağlanmasına engel olmakta ve aynı
zamanda bankanın kuruluş amacına da aykırılık olarak değerlendirilmektedir.
Esnaf ve sanatkar kesiminin, kendisini finanse etmek üzere kurulan T. Halk
Bankasının Yönetim Kurulunda temsili sağlanmalıdır.
26-KALKINMA
AJANSLARININ YÖNETİM KURULLARINDA ESNAF VE SANATKAR KESİMİNİN TEMSİLİNE İMKAN
VERİLMELİ
Bilindiği üzere, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde KOBİ'ler, sayısal miktar, istihdam hacmi, üretim
değeri, gelişmeye olan katkıları, mülkiyetin tabana yayılması açısından büyük
öneme sahiptirler. Bu ülkelerde KOBİ’lerin toplam işletmeler içindeki oranı %
96'dan fazladır ve ekonomik canlılığın bir göstergesi durumundadırlar.
Ülkemizde de toplam işletmelerin % 99,9’unu KOBİ’ler oluşturmaktadır. 0-9
çalışana sahip mikro ölçekli işletmeler de toplamın % 96’sını teşkil etmektedir.
Bu işletmelerin önemli bir
bölümünü esnaf ve sanatkarlar oluşturmaktadır. Ülkemizde 2.216.195 kayıtlı
esnaf ve sanatkar ile bu esnaf ve sanatkarlara ait 2.442.884 işyeri
bulunmaktadır.
Oysa ki, kalkınma
ajanslarının yönetim kurulunda tıpkı ticaret ve sanayi odalarında olduğu gibi
esnaf ve sanatkar temsilcilerinin de yer alması ve üyelerini temsil etmesi bir
gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çerçevede, esnaf ve
sanatkar kesiminin de kalkınma ajanslarının yönetim kurulunda temsil edilmesini
teminen Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanun’un 10’uncu maddesinde değişiklik yapılarak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları
Birliklerinin Kalkınma Ajanslarının Yönetim Kurulunda yer alması sağlanmalıdır.
27
– TEŞKİLAT MENSUPLARINA YEŞİL PASAPORT VERİLMELİ
- Esnaf ve Sanatkar teşkilat
mensuplarının yeşil pasaport almaları yönünde gerekli yasal düzenleme
yapılmalı.
28-
CİROYA GÖRE HARÇ ÜCRETLERİ ALINMALI
TABDK Harçları yapılan ciroya göre yeniden düzenlenmeli yani az ciro yapandan az çok ciro yapandan çok harç ücreti alınmalı.