TESK GENEL BAŞKANI BENDEVİ PALANDÖKEN`İN CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL TARAFINDAN İSTANBUL`DA DÜZENLENEN TERÖR ZİRVESİNDEKİ GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun (TESK) temsil ettiği esnaf ve sanatkarlar; Anadolu topraklarını bu millete vatan kılan, bu topraklarda imparatorluklar kuran, kurdukları devletler vasıtasıyla dünyaya sanat, marifet ve medeniyet öğreten Ahilerin ve Ahi Birliklerinin yegane temsilcileri ve mirasçılarıdır.
Esnaf ve sanatkarlarımız, bu topraklarda yaşayan farklı dil, din ve etnik kökene sahip tüm insanlara sanat ve marifetin evrensel diliyle yaklaşıp işinde ve hayatında insan olmayı öğretmiş, toplumsal birlik ve dayanışmanın mimarı olmuştur.
Günümüzde de ülkemizin en ücra köşelerinde bulunan insanlarla ilgilenen, bunların ihtiyaçlarını tespit edip hizmeti vatandaşın ayağına götüren, hayatlarını kolaylaştıran, bunun sonucunda ülkenin ve ülke insanının gerçek fotoğrafını en gerçekçi haliyle elinde tutan esnaf ve sanatkarlarımız, ülkemizde birliği, dirliği ve düzeni en fazla isteyen kesimdir.
Esnaf ve sanatkarlar; siyasal, toplumsal ve ekonomik istikrarın bulunduğu ortamlarda mesleğini icra edebilir, geçimini sağlayabilir.
Her türlü krizden, terör olaylarından, kargaşadan en önce esnaf ve sanatkar etkilenir. Esnaf huzur, güven, barış ve istikrar ister. Esnaf ve sanatkar istemese de, işyerinin zarar görmemesi için kepenk kapatmak zorunda kaldığında evine ekmek götüremez.
Bu yüzden esnaf kavgayı, krizi, çatışmayı sevmez, istemez ve desteklemez. Bunun içindir ki, biz `Esnaf ve sanatkar, ülkede barış ve istikrarın teminatıdır.` diyoruz.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde uygulanacak sosyal ve ekonomik politikalarda esnaf ve sanatkarlarımızın yeri ve önemi son derece özeldir. Bilindiği üzere esnaf-sanatkar kesimi daha çok tarım toplumunun kurumsal yapısıdır. Sanayi toplumuna geçişle birlikte bu kesimin önemi azalmamakla birlikte nitelik ve boyut değiştirmektedir. Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinin tarım toplumu ağırlıklı yapısı bu yörelerde esnaf ve sanatkar kesiminin önem ve etkinliğini ülkemizin diğer yörelerine oranla daha fazla hissettirmektedir. Bu nedenle, doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde uygulanacak ekonomik ve sosyal politikalarda esnaf ve sanatkar kesiminin mutlaka ve ağırlıklı olarak göz önünde bulundurulması gerekir. Alınacak önlemlerin ve destekleme kararlarının bu bölgelerde etkili sonuçlar ortaya koyabilmesi için esnaf ve sanatkar kesiminin üzerinden yönlendirilmesi gerekli ve önemlidir. Bunun için bölgeye yönelik tüm ekonomik ve sosyal kararlarda ve bunların uygulama aşamalarında karar vericilerin esnaf ve sanatkar kesimiyle sıkı bir işbirliği içerisinde ortaklaşa çalışma zorunluluğu vardır.
Bütün bu nedenlerle, karar vericilerin ve politika üretenlerin, özellikle de ülkenin birlik ve bütünlüğüne ilişkin girişimlerde, esnaf ve sanatkarları iyi anlaması ve önemsemesi gerekir. Çünkü bu kesim, aynı zamanda; ülkemizdeki ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeleri ve sorunları, hem şahsında hem de iş hayatında en ince ayrıntısına kadar yaşamakta, hissetmekte ve anlamaktadır. Özetle bu ülkenin nabzını en gerçekçi şekilde esnaf ve sanatkarlar tutmaktadır.
Bu nedenledir ki, 1984 yılından bu yana onbinlerce askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, korucumuzun ve vatandaşımızın katledilmesine neden olan terör sorununun çözülmesini tüm halkımız gibi esnaf ve sanatkarlarımız da ümitle beklemektedir.
Ancak, şu da görülmektedir ki terör sorunu salt askeri tedbirlerle çözülememekte, askeri müdahaleler, ekonomik ve sosyal tedbirlerle tamamlanmadığı sürece tam anlamıyla başarıya ulaşamamaktadır.
Bununla birlikte; son zamanlarda terörist örgütün terör olaylarını tırmandırarak yerleşim yerlerine yaymak istediği, genel tedirginlik ve korku ortamı yaratmayı amaçladığı dikkate alınarak, alınacak her türlü önlemlerin de tüm ülkeyi ve tüm toplum kesimlerini kapsayacak bir çerçevede planlanması gerekmektedir.
Ancak, uzun yıllardan beri yaşanan terör olaylarını planlayanlara ve yaratanlara karşı yürürlüğe konulacak tedbir ve düzenlemelerin sadece bölgesel ve ulusal değil, uluslararası niteliği de olmalı, izlenecek dış politika buna göre biçimlendirilmelidir.
Terörle mücadelede günlük olaylara göre şekillenen tedbirler değil, orta ve uzun vadeli sosyal, ekonomik, siyasi ve askeri politikalar tartışılarak hükümetleri bağlayacak Devlet politikası belirlenmeli, bu politika kararlılıkla ve kesintisiz uygulanmalı, politikaların ana ekseninden olağanüstü bir değişiklik ortaya çıkmadıkça uzaklaşılmamalıdır.
Terörle mücadelede; profesyonel askeri personel istihdamı, teknik teçhizat, donanım, silah sistemleri ve kullanılan mühimmat açısından en gelişmiş teknolojilerin seçimi ve kullanımı yanında; mücadelenin etkili ve sonuç alıcı olabilmesi yönünden istihbarat üreten kamu birimlerinin tek bir otoriteye bağlanması ve bu birimler arasında verimli bir işbirliği ve koordinasyon sağlanması temin edilmelidir.
Ülkemizin birliği, dirliği ve bütünlüğü; siyasi çıkarlara, ideolojiye ve rant sağlama beklentilerine malzeme yapılmamalı, başta siyasi hayatımızın ve demokrasimizin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler olmak üzere, medya, STK`lar ve her türlü meslek kuruluşları ortak bir tavır sergileyerek mücadeleye katkı sağlamalıdır.
Bu kapsamda TESK olarak, doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan 491 meslek odamız ve 23 esnaf ve sanatkarlar odaları Birliğimizin de görüşlerini alarak yaptığımız çalışmada;
a) Bölgedeki karışıklık ve piyasadaki durgunluk nedeniyle esnaf-sanatkarların geçimlerine yönelik büyük bir sıkıntı ve gelecek korkusu içinde olduğunu,
b) Bölgedeki en öncelikli problemin işsizlik olduğu, bölgeye yapılan yatırımların yeterli olmayıp yüzeysel kaldığı, büyük sanayi yatırımları ile istihdamın desteklenmediğini,
c) Ülkemizin ticaret hayatının büyük bir bölümünü teşkil eden perakende sektörünün çalışma koşullarının bir türlü kurala bağlanamadığı, sürüp giden bu kuralsızlık nedeniyle sektördeki esnaf-sanatkar ve küçük işletmelerin hızla yok olduğunu,
d) Sınırsız sayıda açılışına izin verilen alışveriş merkezlerinin ve sokak aralarına kadar dağılan zincir marketlerin, ayrıca eşit koşullarda mal ve hizmet üretmeyen kamu işletmelerinin, esnaf ile tacire uygulanan farklı hukuk kurallarının ve kayıt dışı çalışanların camiamız için büyük bir haksız rekabet yarattığını,
e) Tarım ve hayvancılık konusunda yürütülen politikaların amacına hizmet etmediği, tarım ve hayvancılığın milli ekonomideki payının giderek azaldığı, tarım ve hayvancılık işiyle uğraşanların, işçinin, memurun ve emeklinin kazanamadığı bir ortamda esnafın da kazanmasının mümkün olmadığını,
f) Esnaf ve sanatkarların bölgeye özgü verilen istihdam ve yatırıma dönük teşviklerden yararlanamadığı, uygulamalarla bir çifte standart yaratıldığı, esnafın, uygulamaya konulan teşvik ve destek politikalarının her zaman dışında tutulduğu, bu uygulamaların büyük bir haksızlık ve güven bunalımına sebep olduğunu,
g) Ekonomik sorunlar yanında, bölgedeki siyasi ve sosyal gelişmelerin toplumsal istikrarı bozarak, bir yandan bölgeden göçü hızlandırırken, diğer yandan mensuplarımızın geçimlerine ilişkin problemlerinin daha da artmasına yol açtığını,
tespit etmiş bulunmaktayız.
Bu tespitler ışığında,
a) Gösteri yürüyüşleri ve sokak hareketlerinden işyerleri zarar görerek mağdur olan esnaf ve sanatkarların zararlarının tazmin edilmesi,
b) Piyasada canlılık yaratmak amacıyla bölgedeki esnaf ve sanatkarların vergi ve sosyal güvenlik primlerinin %50 oranında düşürülmesi, halen borçlu bulunan esnaf ve sanatkarların vergi ve prim borçlarının uygun bir formülle yeniden yapılandırılması,
c) Esasen çok küçük miktarlarda enerji kullanan esnaf-sanatkarların işyerlerinde kullandığı elektrik, doğal gaz ve su tarifelerinde %50 oranında indirim yapılması,
d) Hava ve deniz ulaşımında diğer kesimlere uygulanan akaryakıt indirimlerinden bölgedeki nakliyeci esnafının da yararlandırılması,
e) Diğer bölgelerde olduğu gibi Doğu ve Güney Doğu Bölgemizde de esnaf-sanatkarların yok olmasında önemli rol oynayan perakende sektörünün sorunlarının çözümüne ilişkin yasal kuralların söz verildiği gibi bir an önce eşit ve adil bir anlayışla hayata geçirilmesi,
f) İvedilikle yapılacak yasal düzenlemeler ve uygulanacak teşvik politikaları ile esnaf ve sanatkara zarar veren, adeta onu yok eden haksız rekabetin önüne geçilmesi,
g) Esnaf-sanatkarların değişim ve dönüşüme ayak uydurarak işyerlerini yenileyebilmeleri ve rekabet gücü kazanabilmeleri için kendilerine faizsiz, uzun vadeli yeni kredi imkanlarının sağlanması,
h) Bölgeye özgü, özel bir teşvik sistemi geliştirilmesine ve verilen teşviklerin takip edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgede teşviklerden yararlanma ile ilgili olarak danışmanlık ve eğitim desteği sağlayan merkezler kurulması, verilen teşviklerin amacına uygun kullanımına katkı sağlayacaktır. Bölgesel kalkınma ajanslarının süratle işler hale gelmesi, bu açıdan önem taşımaktadır. Bu bağlamda; bölgeye yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılar için pozitif ayrımcılık yapılması,
i) Bölgedeki istihdamı ve ekonomiyi sürekli canlı tutmak amacıyla Devletin kendisinin bölgeye bizzat yatırım yapması, kar amacı gütmeden, gerekirse ortaya çıkacak zararları da karşılamak suretiyle, bu yatırımları desteklemesi, devamlılığını sağlaması ve bölgedeki özelleştirmelerin acilen durdurulması,
j) Bölgenin en önemli geçim kaynağı olan ancak terör yüzünden çok gerileyen tarım ve hayvancılığın yeniden cazip hale getirilmesi sağlanmalıdır. İlgili bakanlıklar ve yerel idareler, modern tarım ve hayvancılık teknikleri konusunda bölgede seferberlik başlatmalıdır. Bu bağlamda; bölgedeki hayvancılık ve tarım sektörünün desteklenmesi, bu kapsamda GAP İdaresine bağlı olarak sürdürülen başta tarımsal olmak üzere tüm yatırımların hızlandırılması amacıyla bütçe ödeneklerinin arttırılması,
k) Bölgede eğitime ilişkin mali, teknik ve beşeri alt yapının güçlendirilmesi yoluyla, okullaşma oranının arttırılması, genel ve mesleki eğitimin geliştirilmesi, hayat boyu öğrenme yaklaşımının uygulanabilmesi için çalışmalar yapılması, bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığınca bölge için özel tedbirler alınması,
l) Bölgede her işsize kısa-orta-uzun süreli programlarla mesleki eğitim verilerek, bölgeye yapılacak yatırımlarda çalışacak nitelikli işgücü süratle yetiştirilmelidir. Geri kalmış bölgelerin en önemli şikayeti işsizliktir. İş hayatı ise nitelikli işgücü bulamamaktan şikayetçidir. İyi bir planlamayla bu iki sorunun karşılıklı olarak çözümünün sağlanması,
m) Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin tarihi, kültürel ve coğrafya açısından turizm potansiyeli yüksektir. Bu bölgenin nüfus artış hızı ülke ortalamasının üzerinde olup, aynı zamanda büyük bir genç nüfusa sahip bulunmaktadır. Bölgenin ekonomik kalkınmasında turizmin ön plana çıkarılması, turizm cazibe merkezleri kurulması ve bunun özel teşviklerle desteklenmesi sağlanabilir. Bu yaklaşım, bölgedeki genç nüfusun turizm eğitimiyle kalifiye hale getirilerek istihdam edilmesini de mümkün kılacağından çok yönlü yarar sağlayacaktır. Bu bağlamda; istikrar ve güven ortamı sağlanarak, sosyal ve ekonomik alt yapı yatırımları tamamlanarak, bölgede turizmin canlandırılmasına yönelik tedbirler alınması, düzenlemeler yapılması,
n) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimiz zor coğrafi koşulların ortaya çıkardığı bir dezavantaja sahiptir. Öte yandan bölgenin Ortadoğu pazarına yakınlığı, GAP Projesi, sınır ticareti potansiyeli gibi önemli fırsatları da bulunmaktadır. Terörün yaygın olduğu bölgelerde güven ortamı sağlanabildiği taktirde, bu durumun bölgenin gelişme ve kalkınmasını çok hızlandıracak fırsatlar olduğu bölge halkına iyi anlatılması,
o) Çözümlerin parlamento çatısı altında aranması yoluyla insan hakları, hukukun üstünlüğü, katılımcı ve çoğulcu demokratik anlayışın bölgede hakim olmasına yönelik Devlet, sivil toplum kuruluşları ve meslek kuruluşları arasındaki diyalogun güçlendirilmesi,
p) Merkezi yapılar ile yerel yönetimler, yerel idareler ile de sivil toplum kuruluşları arasındaki diyalogun geliştirilmesi,
q) Geri kalmış illerimizde yerel düzeydeki kamu kurumlarının, belediyelerin, mesleki örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının, okulların ve üniversitelerin kurumsal kapasitelerinin arttırılması, bu kurumların güçlendirilmesi ve halka sundukları hizmetlerin kalitesinin arttırılması,
r) Ne yazık ki bu illerimiz yıllardır sürgün yeri olarak değerlendirilmektedir. Oysa geri kalmış yörelerimiz, kalkınmak için daha iyi kamu hizmeti almaya ihtiyaç duymaktadır. Bölgedeki örgütlü kurumlarda görevli olan yönetici ve personelin nitelikli olmasına dikkat edilmesi önem taşımaktadır. Bu kurumlar tarafından halkın yaşam kalitesini yükseltecek derecede güler yüzlü ve tatmin edici hizmetler sunulması, kurumların temsil ettikleri ve hizmet sundukları kesimleri aydınlatması, yönlendirmesi ve gelişmesine katkı vermesi,
s) Görsel ve yazılı medyanın, bölgede gerçekleşen önemli sosyal faaliyetlere, başarı ile sonuçlandırılan proje örneklerine, tamamlanan alt yapı yatırımlarına ve halka sunulan hizmetlere programlarında daha fazla yer vermesi,
şeklinde sıralanan tedbir ve önerilerin çok önemli olduğu ve öncelik taşıdığı dikkate alınarak Hükümetimiz tarafından bunların bir an